Sosyal Medya

Bitkisel Tedavi

Bitkisel Tedavi

Fitoterapi diğer adıyla bitkisel tedavi hastalıkların tedavisi amacıyla bitkilerden faydalanılması ve etkilerinin araştırılması bilimidir. Tarih boyunca hastalıkların tedavisinde, doğal kaynaklı tedavi ürünleri doktorların başlıca desteği olmuştur.

Fitoterapi yani Bitkisel Tedavi nedir ?
 
Fitoterapi bitkisel tedavi, köken olarak Antik Yunanca’daki bitki (fito) ve tedavi (terapi) sözcüklerinin birleştirilmesinden meydana gelmektedir. Günümüzde farmakolojinin (ilaç bilimi) bir dalı olarak ele alınan fitoterapinin en çok geliştiği ülke Almanya’dır.
 
İlk çağlardan beri uygulanan, günümüzde artık modern tıbbın da kabul ettiği Fitoterapi; taze ya da kurutulmuş bitkiler ve bunların doğal ekstreleriyle hazırlanan karışımların kapsül, draje, tablet gibi farmasötik formlarda sunulmasıyla hastalıkları önleme ve tedavi etmektedir. Sentetik ilaçlarla hastalık sürecinde uygulanan “organ bazında iyileştirme” yöntemi; sindirim sistemi, cilt, hormonal bezler, kalp-damar sistemi başta olmak üzere tüm bedende yan etkiler oluşturabilmekte ve toksik birikintilere yol açabilmektedir.
 
Modern tıp ilaçlarına kıyasla daha uzun sürede ancak doğru uygulandığında yan etkisiz şifa sağlayan bitkilerle tedavi yönteminde ise beden bir bütün olarak görülmekte, kişinin bağışıklık sistemi güçlendirilerek hastalıklara karşı vücut direnci arttırılmaktadır. Fitoterapi, sindirim, solunum, sinir, kalp-damar, üriner sistem gibi birçok alanda oluşan rahatsızlıklarda modern tıbbı tamamlayıcı bir uygulamadır.
 
Kan grubu, genetik yatkınlıklar, zaman içerisinde oluşmuş hassasiyetler ya da içinde bulunulan hastalık durumu gibi koşullar, fitoterapi uygulamalarının kişiye özgü olmasınıgerektirmektedir. Şifalı bitkilerin doğru kullanılmadığında zararsız olmadığı göz önünde bulundurularak; mutlaka işin ehli uzmanlara danışılmalı, alınan destek ürünlerinin dozuna, kullanış biçimine ve süresine son derece hassasiyet gösterilmelidir. Bu yüzden fitoterapi uygulayıcısının hem vücut işleyişine hem de bitkilere hakim olması gerekmekte, kişinin özel durumuna göre bitkilerin etkinliği, etkileşimi ve uygulama şekli göz önüne alınarak yönlendirmede bulunmalıdır.
 
Bu noktada fitoterapiyi merkeze alan sağlık anlayışını benimseyen Hekimzade, geleneksel tıp eserleri ile yeni tıp tetkik ve araştırmalarının harmanlaması sonucu hazırlanan %100 bitkisel, doğal destek ürünleriyle ve patofizyoloji ve fitoterapiye hakim uzman doktorlarıyladanışanlarına hizmet vermektedir. Hekimzade ürünlerinin içeriğindeki bitkilerin etkinlik ve güvenilirliği Dünya Sağlık Örgütü (WHO), PDR, Commission E, ESCOP monografları başta olmak üzere birçok bilimsel çalışmayla kanıtlanmış, ürün standardizasyonu, kalitesi ve üretim koşulları ISO 22000 ve ISO 9001 tarafından onaylanmış ve “%100 helal” sertifikalı bitkisel kapsüllerle kılıflanmıştır.

Bitkisel Tedavi Karşı Ön Yargı Var

Ülkemizde ise durum maalesef vahim boyutlarda bulunuyor. Dünya ile kıyaslandığında tedavide bitkisel ürünlerden faydalanma oranı oldukça düşük olduğu gibi, kontrolsüz reklam ve satış nedeniyle toplumsal boyutta ne kadar bitkisel ürün kullanıldığını tespit etmek de mümkün değildir. Dr. Muammer Yıldız başkanlığındaki Hekimzade yaptığı çalışmalar ve ürettiği bitkisel ilaçlarla bu alandaki boşluğu doldurmak için üstün bir çaba harcamaktadır.
 
Türkiye’deki bitkisel ürünlere karşı ön yargılı olunmasının temel sebebi, doktorların Fitoterapi konusunda eğitim almamaları ve Fitoterapi’ye karşı ön yargılı hareket etmeleridir. Maalesef ülkemizdeki Tıp Fakültelerinde, hekimlere eğitimleri esnasında bir Fitoterapi eğitimi verilmiyor. Mezun olduktan sonra devam eden eğitim programlarında da bir Fitoterapi eğitimi bulunmuyor. Hatta tam aksine genç hekimler, hocaları tarafından bitkisel tedavilerin yanlış olduğu, ilaçtan başka hiçbir maddenin tedavide kullanılmaması bilgisiyle eğitiliyorlar. Bu bilgiyle mesleğini icra eden hekimler de, haliyle bitkisel ürün kullanan hastalarına karşı önyargılı oluyor ve tepki gösteriyorlar. Ülkemizde hekimlerin tepkisel yaklaşımları ve hiç de bilimsel olmayan bir davranışla Fitoterapi uygulamalarını kökten reddetmeleri, bitkisel ürünlerin doktor olmayan, kar beklentisinden başka hiçbir amaçları bulunmayan, insan hayatı konusunda en ufak bir sorumluluk dahi taşımayan bir takım insanlar tarafından kötüye kullanmasına sebep oluyor.
 
Oysa ülkemizde, hastalığının tedavisi ya da tedavinin desteklenmesi amacıyla bitkilere başvurmamış hasta yoktur. Anadolu’nun zengin tarihi boyunca, halk tıbbı son derece zenginleşmiş ve dünyada nadir bulunan zengin bitki örtüsü halk ilaçlarında kullanılmıştır. Hekimlerin var olan bu gerçeği reddetmeleri, bitkilerin etkinliğini yok etmez. Ama hastanın tedavisi açısından soru işaretleri doğurur: Acaba hasta hangi bitkiyi, ne şekilde kullanıyor? Bu bitkinin etkileri neler? Yan etkileri var mı? Hastanın kullandığı diğer ilaçlarla etkileşiyor mu? Bu ve benzeri pek çok soru, ülkemiz hekimleri tarafından görmezden gelinir.
 
Doğru olan yaklaşım, Fitoterapi konusunda hekimlerin eğitim alması ve bitkisel ürünlerin hekimler tarafından, bilimsel anlamda doğru şekilde uygulanarak hastalıkların tedavi edilmesidir. Ancak hekimlerin eğitimiyle ülkemizde bugün bitkisel ürünler konusunda yaşanan kafa karışıklığına çözüm bulunabilir.
 
Bitkisel ilaçlar, tüm hastalıklar için çare değildir. Sağlıklı bir yaşam tarzı ve dengeli beslenmenin yerine konabilecek başka bir şey yoktur. Hastalıkları oluşmadan önce engellemek, koruyucu tedbirleri uygulamak esas olmalıdır. Her bitki tedavi etkinliği taşımaz ve bazı bitkiler ise, sizde istenilenden farklı etki yaratabilir. Bir bitkiyi tedavi amaçlı kullanmadan önce, mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

kaynak : http://www.hekimzade.com/fitoterapi-nedir.shtm